-Abi bir şeyler yazsan
-Hay hay paşam, yazayım orası kolay da neyi yazayım?
-Hımmm
-Hadi söyle neyi yazayım?
-Aslında haklısın yazacak bir halt da yok ki…
Ortada uluslararası bir başarı var da bizim mi haberimiz olmadı? Yoksa sosyal medyayı uç noktada kullananlar bir sosyal sorumluluk projesine dahil olup hayırlı işin içinde yer aldılar da bizler mi duymadık!
Karanlığa küfür edeceğine bir mum yak…
Meali; Pilotu, lastikçisi, co-pilotu, garajın sahibi, kaportacısı, garajlardaki emekçiler, hakemi, sponsoru, gözlemcisi, başkanı, boyacısı, sekreteri, çaycısı, müdürü, izleyicisi, çorbacısı vs… Kendimi bildim bileli yakınıp durur: “Ne gazetelerde, ne televizyonlarda görünüyoruz. Kendi kendimize yarışıp duruyoruz.” Bu serzeniş haklılık ihtiva etse de genelde unutulur, hak’kın verilmediği alındığı…
Sizler gerçekten yaptığınız işin gazete ve televizyonlarda haber değeri taşıdığı inancında mısınız? Buradan bakınca, ne yazık ki ‘amatör küme’ takımlarında oynayan genç futbolculardan çok da farklı gözükmüyorsunuz! Alınmak, gücenmek yok…
Özeleştiri, sadece doğruya götürür. 3 kişi bir araya geldiğinde özenle yapılan tek şey ‘dedikodu!’ Kurulan 5 cümlenin 4’ü sadece eleştiri içeriyor.
Ama hakkını vermeli; otomobilleriniz, kasklarınız, tulumlarınız çok alımlı ve de güzel… Sonra?
Sporu ve sizi farklı kılan nedir?
‘O’ viraja giriş ve çıkıştaki hızınız kimselerin ilgisini çekmiyor, zira artık sokaktaki sıradan araçların çoğunluğu, fabrikalarda daha iyisini yapabilecek güçte üretiliyor.
Kimse sizin gibi süremez mi? Hadi oradan!..
Sanırım yok sanmıyorum, eminim; en çok üzüntü veren bölümü, artık yazacak konu dahi bulamamak, varın gerisini siz düşünün!
Farkı yaratmak sadece sizin elinizde.
Eleştiri yerine öneri mi?
Sokaktaki kimsesiz Suriyeli çocuklar için bir şeyler yapmakla başlanabilir…
